İslamiyet’te astrolojinin yeri en çok tartışılan konulardan biridir. Mezopotamya’dan İran’a ve Mısır’a yayılan astroloji zaman içerisinde gelişmeye devam ederken Arap hâkimiyetinin bölgede yayılmasının sonucu Arap yarımadasında da astroloji bir hayli ilgi görmüştür. İ.S 8 yüzyılda Bağdat’ta kurulan Beytü’l Hikme okulunda Ptolemy ve Helenistik Astrologların kitapları tercüme edilmeye başlanmıştır. Daha sonrasında İslam alimleri astrolojiyi geliştirmeye devam ettirmişlerdir. Taberi, Ebu’l Ma’şer, Alchabitius, Biruni en önemli İslam temelli astrologlardandır. Ve hatta bugün kullandığımız Hermetik Lotlara Arap Noktaları dememizin sebebi Arap astrologlarının bu noktaları geliştirip kullanmış olmalarıdır. Bugün kullandığımız Evlilik noktası, çocuk noktası, kariyer noktası, sağlık noktası gibi pek çok noktayı onlar bulmuştur. Çeşitli hesaplamalar sonucu bulunan Arap noktaları bize çok fazla sorunun cevabını buldurmaktadır. Hocaların hocası Şeyhül Ekber İbnü’l Arabi’nin de astroloji ile ilgili kitabi Mevaki’ün Nücum bulunmaktadır. Günümüzde Siirt’te kabristanı bulunan ve Siirt halkının çok kıymet verdiği Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın da Maarifetname adlı eserinde burçlar ve yıldızlarla ilgili çalışmalarını anlattığı önemli bir bölüm var. Bu bilgiler ışında; İslamiyet’in astrolojiyle ters düşmemekte olduğunu açıkça belirtebiliriz. Zira bunca önemli İslam alimi ne inançlarına ters düşecek bir çalışmaya kalkışır ne de sakıncalı olan bir konuya el atar. Zaten en büyük kanıt kutsal kitabimiz Kuran-ı Kerim’de Necm suresinin bulunmasıdır. Necm, Arapça yıldız demektir. Kuran’da pek çok ayette Güneş, Ay, yıldız ve gezegenlerden bahseder, bunları şahit gösterir. Necm suresinin 49.ayetinde ise Şira yıldızının üzerine yemin eder. Şira yıldızı dediği eski kadim halkların ve eski Mısır’da gözleyerek hesap yaptığı Sirius yıldızından başkası değildir.